23 Şubat 2015 Pazartesi

Glesoz: Syriza yanılmasına iştirak ettiğim için Yunan halkından özür diliyorum!

Yunanistan’da Syriza’nın, AB mali oligarşisinin dayattığı eski neoliberal kölelik anlaşmasına en fazla bir iki rötuşla boyun eğmesiyle iç sarsıntıları şimdiden başladı.
İmzalanan ön anlaşma, borçta indirim bile öngörmüyor ve önceki borç ödeme hükümlerinin tamamını pekiştiriyor. Yunanistan’a bütçe hedefi olarak yine “bütçe fazlası” görevini veriyor. Gelecekte yapılabilecek borç yeniden yapılandırmasını da yine EuroGroup’un önceki, 2012 şartnamesine bağlı kılıyor. Syriza’nın idealize etmeye çalıştığı geri Selanik Programı’nın en geri yanlarının uygulanması bile yine AB mali oligarşisinin iznine bağlı kılınıyor. Yani kitlelere “kurtuluş reçetesi” olarak sunulan Selanik Programının da üstü çizilivermiş durumda. Syriza’nın adil ve eşit müzakere masalları, borç hükümlerine boyun eğilmesiyle, buna yeni kılıf geçirme ve rötuş yapma zanaatıyla mantıki sonucuna indirgenmiş oluyor. Dahası Syriza, AB, AB Merkez Bankası ve İMF’nin birkaç aylık anlaşma uzatma süresi boyunca sıkı denetimini de kabullenmiş oluyor.
Değişim sadece, kitlelerin nefret ettiği AB mali oligarşik kavramlarının estetize edilmiş geri dönüşünde. Troyka’ya program “ortakları”, “kurumlar” deniyor. Syriza’nın artık tek taraflı dayatmayıcılığı kaldırdık, müzakere var diye lanse ettiği “tek taraflı kararların dışlanması”, gerçekte Yunanistan hükümetinin hiç bir şeye kendi başına karar veremeyeceği ve tüm yapabileceklerinin de önceki borç köleliği anlaşması hükümlerine tabi olacağı anlamına geliyor.
Syriza’nın hükümete gelirken büsbütün geri çektiği vaatlerinin bile arkasında duramaması, AB mali oligarşisinin elini daha da güçlendirmiş durumda. Özellikle Almanya mali oligarşisi tek kelimeyle acımasız davranıyor ve Syriza’yı istediği gibi süründürerek, ağır koşulları bir nebze dengeleyip örtebilecek istemlerini bile reddederek, ortaya çıkabilecek İspanya gibi benzer örneklere karşı da ders vermeyi istiyor.
Syriza yönetimi ve Chipras’ın AB mali oligarşinin eski koşullarına boyun eğmesini “büyük gelişme” diye sunmaya çalışması, tabanında, hatta Syriza ileri gelenlerinde pek zemin bulmamış görünüyor. Hoşnutsuzluk parti platformu içindeki tartışmalarla sınırlı kalmadı. Ve kamuoyuna dönük ilk sert çıkış, Yunanistan halkı ve solu içinde – Nazi işgaline karşı direniş ve eylemleriyle antifaşist halk kahramanı onuruna sahip olan – çok sevilen ve sayılan, Syriza’nın Avrupa Parlamentosu temsilcisi, Glesoz’dan geldi:
“Troyka’yı kurum, memorandum’u anlaşma ve kreditörler’i ortak diye adlandırmakla bir önceki durumu değiştiremezsin. Elbette Yunan halkının 25 Ocak 2015 seçimlerindeki oyunu da değiştiremezsin. Halk, SYRIZA’nın vaatlerine oy verdi. ‘Sadece Alman ve diğer AB kreditör oligarşinin değil Yunan oligarşisinin de stratejisi olan kemer sıkma önlemlerini iptal ediyoruz. Seçimlerin ertesi günün bir kanunla Memorandum, Troyka ve tüm kemer sıkma kanunlarını iptal ediyoruz.’ şeklinde açıklamalar yaptık. Aradan bir ay geçti ve bu açıklamalarımız hala gerçekleşmedi. Yazık. Tarafımdan bu yanılsamaya iştirak ettiğim için Yunan halkından özür diliyorum.”
93 yaşındaki Glesoz, devamla, tüm Syriza üyesi ve bileşenlerini “çok geçmeden hükümete tepki vermeye” çağırdı.
Glesoz’un Syriza’nın üyeleri ve seçmeni olan işçi ve emekçiler nezdindenki açık ve sert çıkışı, Syriza yönetiminin yediği ilk büyük çizik oldu. Gerisi de gelecek, AB ve Yunanistan burjuvazisinin ateş hattında “kriz yöneticiliği”ni üstlenen Syriza da yeni bir krize dönüşecek gibi görünüyor.
Yunanistan işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin daha güçlü biçimde sokaklara çıkmaktan başka açarı yok.
Devrim, sınıf, platform, örgüt, parti, komünizm, haber, sol, proletarya, 

işçi sınıfı, burjuvazi, devrim, sosyalizm, eylem, grev, direniş, sokak, 

devlet, parlemento, akp, sermaye, siyasi, ekonomik,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder